9 Ağustos 2009 Pazar

Geçmiş zaman olur ki..

Kaybettiğim bir yazıyı arıyorum. Bulamayınca şüpheye düştüm; belki de öyle bir yazıyı hiç yazmadım. Ya da aslında bana ait olmayan bir yazıyı benim sandım. Öyleyse şimdi yazacaklarım da uydurma olabilir; hadi biraz insaflı davranıp "kurgu" diyeyim..
Küçükken Mersin'den İskenderun'a trenle giderdik. Öyle metro bozması hızlı trenle falan değil, bildiğimiz kara trenle. Uzaklardan gelen ve içime işleyen ıslık gibi düdüğü ve 9-8'lik ritmi andıran tekerlek sesleri ile çocukluğumun büyülü maceralarından biriydi tren yolculukları. Annemin ısrarlı uyarılarına ısrarla aldırış etmez ve bir koltuğun tepesine tüner, camı indirirdim. Çenemi çerçeveye dayar, raylardan gelen o mükemmel ritm eşliğinde kendimi çok özel hissederdim. Tren aslında küçük ve ortalama hayatlar içeren duraklara uğrardı. Hiç kimse özel değildi oralarda; kimi yakın yerdeki bir hastahaneye, kimi bir akrabasını ziyarete giderdi. Bu kompartımansız kısa yolculuklarda herkes yanında oturanla sanki senerlerdir tanışıyormuş gibi hayatlarını paylaşır ama istasyonlarda yine o küçük yaşamlara geri dönülürdü. Oysa cam kenarındaki ben, tren ağır ağır ilerledikçe daha da büyürdüm. Bir bendim yolcu olan, hikayesi olan. İstasyonların hiç de bu topraklara ait olmayan mimarisi, geride kalan bakışlar ve o koca tablalarını kafalarında nasıl taşıdıklarına anlam vermediğim is içindeki simitçi çocuklar. Nedense bir de salatalık kokusu. Yolculuğun yarısında açılan çıkınlardan yükselen o koku..Trenden inince hepimizin eli yüzü is içinde kalırdı. Hamamda, acımasız kese vuruşları üzerimdeki o kara isi temizlerken, bir tren macerasını da gidere akıtırdım. Mersin'e dönüşler hep gece olurdu. Mersin son istasyonlardan biridir. Tren istasyonu görenler bilir, rayların bitiminde çarpı şeklinde birbirine çakılmış koca iki tahta durur. Her seferinde şaşkınlıkla bakardım o tahtalara, sanki dünyanın sonu gibi. Yolculukla birlikte nice hikayenin de son bulduğu o istasyon, başıboş kelimelerin gezindiği bir son duraktı sanki.
Şimdi kaybettiğim yazı da orada mıdır? Yoksa geçmişim de çapraz bir tahta parçasıyla son bulan o lanetli durakta mı hapsoldu?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder