4 Ekim 2009 Pazar

bu sabah yağmur var istanbul'da


Bu sabah yağmur damlalarını gördüm, nasıl biraraya geldiklerini, nasıl hızlandıklarını, dinginlikten devingenliğe nasıl geçtiklerini, nasıl aktıklarını, kapalı alanda nasıl bir korku öğesi haline geldiklerini, nasıl can yaktıklarını, nasıl alıp götürdüklerini, nasıl mal çaldıklarını, nasıl cinayet işlediklerini gördüm.

Bu sabah yağmur damlalarının kocaman tırları nasıl devirdiğini, arabaları nasıl kapladıklarını, eşyayı nasıl sürüklediklerini, yağmacılara nasıl yardımcı olduklarını, insanları nasıl boğduklarını gördüm.

Bu sabah yol kenarlarına takılmış yırtık çantaları, yollara saçılmış ayakkabılarla giysileri, paçalarını kıvırmış suyun içinde yürümeye çalışan insanları, önüne kattığını götüren suyu gördüm.

Bu sabah sular altında kalan arabalar gördüm, az sonra öleceğini bildiğim insanlar; yürüyen, konuşan, ağlayan ölüler gördüm.

Bugün bütün bunların kimin suçu olduğunu düşündüm. Hangi devlet, hangi belediye başkanıydı bunların sorumlusu? Kimilerinin dediği gibi ihmalkâr İstanbul halkının suçu muydu tüm bunlar? Biraz benim suçum, biraz senin suçun muydu?

Ben bir tek yağmuru gördüm. Alt yapıyı, belediyeciliği, ilk yardım ekiplerini, yetkilileri, cemaati, cemiyeti görmedim. Kim bilir, belki sular altında kaldığı için çarpık kentleşmeyi de görmedim. Gözümle görmediklerimi suçlayamam. Ben yalnızca yağmur damlalarının, bulutlarla ve yağmacılarla yaptığı işbirliğini gördüm. Diğerlerini görmedim, duymadım, bilmiyorum.