8 Eylül 2012 Cumartesi

kelimeler, kelimeler, kelimeler...



31 Ağustos 2012 Cuma
İstanbul, Moda

Yaşamaya başlayınca yazı öleyazıyor. Hayat sana ani bir darbe vurana kadar aklında dönen kelimelerin rengi, kokusu, göstereni, gösterileni değişiyor.

Ne kadar mutlu olursan ol, kaleminin ucundan istediğin kelimeler dökülmeyince bir eksiklik hissediyorsun. Varlığının kimseye verilmemesi gereken bir yerine ihanet ettiğini düşünüyorsun; ama bu ihanetten keyif alıyorsun. Uzun sürmeyen bu keyif, zamanı gelince bitiveriyor. Sen yine kelimelere sığınıyorsun, hep kelimelere sığınıyorsun. Kendini onlarla var ediyorsun. Kim bilir, belki de yok ediyorsun. Ne de olsa kendinden kopardığın parçaları kâğıda döküyorsun. Dökülen parçalarını toplayabilmek için yine kaleme sarılıyorsun. Biraz yazıyor, biraz yaşıyorsun. Hep yaşarsan kelimelerin sana küseceğinden korkuyor, bu sebepten biraz acıyorsun. 

Kurulan hayaller de paranoya da kelimelerden yapılma. Tuttuğun kalem, yazdığın defter, gezdiğin sokaklar, avucundaki çizgiler, ellerin kelimelerden yapılma. Belki içini kesip baksalar kelimeler çıkacak. Bu yüzden onlara ihanet edemiyorsun. Çünkü insan özüne ihanet etmez. Biraz yaşadıktan sonra durup biraz yazıyorsun, ardından biraz kanıyorsun. Yok, sen istesen de özüne ihanet edemiyorsun.