19 Mart 2012 Pazartesi

Sevdim Seni Bir Kere



17 Mart 2012 Cumartesi

“Bunu yapmana gerek yoktu.” dedim. Cevap vermedi.

“Beni hiç mi sevmedin?” Karşı taraftan ses gelmeyince onu gözyaşları içinde iterek kendimden uzaklaştırdım.

“Yıllardır büyük bir sadakatle bağlandım sana. Mükâfatı bu mu olmalıydı?” Çıt çıkarmıyordu. Kucağımda duran tuvalet kâğıdı rulosundan bir parça koparıp burnumu sildim.

“Seni kimseyi sevmediğim gibi sevdim ben, anlıyor musun?” Yine sesi çıkmadı. Sorularıma yanıt gelmeyince öfkem artıyordu; ona bakmaya bile cesaret edemiyordum.

“Seninle birlikte olabilmek için pek çok şeyden fedakârlık ettim. Yeri geldi evden dışarı çıkmadım, yeri geldi aramıza girdikleri için başkalarıyla kavga ettim, yeri geldi aşağılandım. Kelimelerimin çoğunu seni anlatmak için kullandım. İşten güçten arta kalan zamanımda kendimi sana adadım. Gözümün ferini aldın. Bunu hak edecek ne yaptım?” Tek kelime etmedi. Engelleyemediğim gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim. Arka arkaya birkaç kez hapşırdım.

“Emeklerimin hepsi boşunaymış. Peki şimdi ne yapacağım?” diye bağırdım acıyla kıvranarak ve tüm cesaretimi toplayıp ona doğru baktım.“Korkma Ben Varım” diyordu.

“Belki de en çok korkmam gereken senin varlığın.” diye inledim.

Kıpkırmızı gözlerimden yaşlar boşanıyordu. Burnumun içindeki çeşme sürekli su kaçırıyordu. Gözlerim ve burnum “kim daha çok kaşınacak” yarışına girişmişti ve burnum açık ara önde gidiyordu. Acı gerçeği dakikalarca önce konuştuğum doktordan öğrenmiştim. Kitap tozuna alerjim vardı. Bunca yıldır okuduğum kitapların durup dururken beni hasta etmeye karar vermesi, moralimi alt üst etmişti.

Öfkemden nasibini alan Murat Menteş kitabına gözlerimi dikip bir kez daha sordum: “Beni hiç mi sevmedin?” O ise hep aynı şarkıyı çalıyordu: “Korkma Ben Varım

“Hep aynı terane!” dedim tuvalet kâğıdından bir parça daha koparırken. Malum durumumdan dolayı ilk sayfasını bile bitiremediğim kitabı açıp kaldığım yerden okumaya başladım. “Aşk insanın sadece psikolojisini ve kimyasını değil; tarihini, müziğini, coğrafyasını, edebiyatını, fiziğini, beslenme çantasının içindekileri, hayat bilgisini de değiştiriyor.” “Hah! Şimdi aynı dili konuşmaya başladık.” diye mırıldanarak hapşırma ve sümkürmelerle dolu yeni bir yola girdim.

2 yorum:

  1. "İnsanı en çok sevdiği yaralarmış" dedikleri şey tam da bu olsa gerek..Bunun bir çaresi olmalı, evet evet olmalı..Ortalık bu kadar toz dumanken bir kitapçık sana ne yapabilir ki???

    YanıtlaSil
  2. Kitap okumayı bırakamam ki ben. Karşılıksız aşk misali devam ederim okumaya; ama bu gidişle odamdaki kitaplara camların ardından bakmayı öğrenmem ve yeni bir okuma stili edinmem gerekecek. Kısmet böyleşmiş:-)

    YanıtlaSil