31 Aralık 2009 Perşembe

UNUTMA GÜNLÜĞÜ IV

başkasının hayatını mı yaşıyorum ne? bu eşyalar bana çok yabancı, bu sözler, bu tavırlar. böcek; gelme üstüme!!

bence doktorlar yanlış teşhis koydular. kaç gün geçti hala fil gibi hatırlıyorum herşeyi. hani bir sivilce sönmeden önce püskürür ya dışarı yeşil yeşil; acaba benim hazıfam da öyle mi yapıyor şimdi? tanrım, birden mi büzülecek beynimde ne varsa?

dün yeni biriyle tanıştım. asabi bir kız, sanki tüm dünyayla derdi var. gülerek bir şeyler söylüyor, sonra karşıdakine öyle bir bakıyor ki kendini suçlu zannediyor insan. bir ara göz göze geldik ve gözlerinin yaşardığını fark ettim. güzel, uzun, kahverengi saçları ve kahverengi gözleri var. ağzı biraz daha büyük olsa alanis morisette diyeceğim. nasıl oluyor da ben saçlarımla bu kadar uğraşırken hep başkalarının saçları güzel görünüyor? başkalarının hayatı. kendime ilişkin algılarımı unutsam önce, şöyle yeni bir benlik edinsem en güzelinden. bunu hiç düşünmemiştim; acaba ben unutunca yerine yeni bilgiler gelecek mi? herşey yeniden şekillenecek mi? bunun üzerine düşünmem gerek, hazırlıklı olmalıyım. yoksa insan öyle bembeyaz bir boşlukta yaşayamaz de mi?

saramago'nun körlük kitabında kadın öyle tarif etmişti körlüğü: dipsiz bir beyazlık, hiç bitmeyen bir çığlık gibi. oldukça korkutucu; insan unutunca huzura kavuşacağını sanır. oysa bu tarif hiç de huzur vermiyor.

güzel kahverengi saçlı ve gözlü kız sanırım bana bakınca birşey ya da birini anımsadı. oysa ona mesleğimden bahsediyor bir yandan da mesleğim hakkında bu kadar çok cümle kurabildiğime şaşırıyordum. o ise benim bu uyanışımdan çok uzakta, kimbilir hangi unutulmuş bir anının karelerine dalmıştı. tüh, ne kadar da akıcı konuşuyordum...tam da benim gibi unutmak üzere olan birine göre üstelik..

o kıza bir isim vermeliyim..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder