5 Nisan 2012 Perşembe

"Çoktular, Ama Hiç Yoktular"



4 Nisan 2012 Çarşamba
“İki dakikanı alabilir miyim?” dedi.
“Tabii ki.” derken bana ne anlatacağını merak ediyordum.
Yalnız kaldığımız anda söze başladı: “İnternetten sipariş vermiştim.” Yolunda gitmeyen bir şeyler olduğu sesinden anlaşılıyordu. “Paket açık gelmiş.”
“İçindekiler mi çalınmış?” dedim.
“Hayır, ama kitap sipariş etmiştim.” Bunu patlayıcı madde sipariş etmiş de polise yakalanmış edasıyla söylüyordu.
“Ben de kitap sipariş ediyorum bazen. Hem daha ucuz oluyor hem de zamandan tasarruf ediyorum.” dedim bunun o anda verilebilecek en kötü cevap olduğunu bilmeksizin.
“Hayır, hayır! Anlatamadım. Ben Ermenilerle ilgili, Ermeni yazarların yazdığı kitaplar sipariş etmiştim. Ha! Bir de Ermeni bir müzisyenin albümü vardı.” dedi.
Öylesine kaz kafalıydım ki ne anlatmaya çalıştığını bir türlü anlamıyordum. “Ben de Ermenilerle ilgili bir sürü kitap alıyorum.” diye atıldım.
“Fakat ben çok korkuyorum.” deyiverdi. “Ya biri kitapların ismini görüp de paketi açtıysa? Ya bize zarar verirse? Üstelik annemlerin adresini vermiştim. Ya anneme bir şey olursa?”
Sonunda algım açılmıştı. “Yok canım! İşgüzar biri değerli bir şey var mı diye bakmıştır. Kafana takma sen, üzme kendini.” diye avutmaya çalıştım onu.
O ise hâlâ panik halindeydi, yüzünden salt korku okunuyordu. “Bir şey olmaz değil mi?” dedi ailesinin hayatı benim vereceğim yanıta bağlıymışçasına.
Kendimden emin bir şekilde “Olmaz. Korkma sakın. Böyle düşünecek olursak adım atamayız.” diye uzayıp giden bir telkine giriştim. Bu diyalog hiçbir sonuca varamadan birkaç kere tekrarlandı. Yüzündeki korku, ancak günler sonra geçecekti.
Hepimizin kardeş olduğu bir ülkede azınlık olmak tam da böyle bir şeydi. Kuaför koltuğunda otururken makası şahdamarında hissetmek gibi, anadilini konuşurken korkmak gibi, adını söyler söylemez kendini ele vermek gibi, bir gün sokak ortasında vurulabileceğini ve yerde yatan cesedinin üzerine gazete serileceğini bilmek gibi…
Günler sonra, her şeyin yolunda gittiğini öğrenince, her ne kadar belli etmesem de rahat bir nefes alacaktım. Kuaför, makasını benim şahdamarımdan çekmiş gibi; aynı tehlike benim annemi ıskalamış gibi, onunla kardeşmişim gibi…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder