22 Temmuz 2012 Pazar

Memleketimden Çeviri Manzaraları

"Kurumsal” kelimesi hayatımıza girdiğinden beri hepimizin bir unvanı ve bir “iş tanımı” var. Benim çalıştığım “kurumsal” şirkette unvanım “çevirmen” olarak belirlenmiş olsa da bir editörün yapması gereken birtakım görevleri de üstleniyorum. Çünkü bu iş tanımı denilen meret ele avuca sığmıyor, bir türlü tanımlanamıyor. Sayfalar süren metin “Ayrıca yöneticisinin kendisine verdiği tüm görevleri yerine getirmekle yükümlüdür.” cümlesiyle bitince her şey bambaşka bir boyut alıyor. Bir yandan çevirmenlik bir yandan da editörlük yapınca “mesleki deformasyon” tabir ettiğimiz durum hayatının bir parçası haline geliyor. Mesleğin de “dil” gibi günlük hayatın ayrılmaz bir parçası olunca yolda yürürken, televizyon izlerken, kitap okurken sürekli deforme oluyorsun. 
Henüz teknolojiyi cebinde taşıma fikrine pek ısınamamış biri olarak fotoğraf makinem yanımdayken belgeleyebildiğim deforme edici öğeleri aşağıya koyuyorum.

Silinen "ing" ne kadar da hüzünlü görünüyor, "attation" ise ne yapacağını şaşırmış!


"Ucuzla, ey pazar!"


İngilizce ile Türkçe arasında gidip gelen bir şeyler yemek istiyorsanız buradan buyurun.


Punk might be "dead", but it is not "that"!!!


Madem "world" ve "academy"i birarada kullandın, "sports"u neden düşünmedin?


Satranç burger yiyebileceğiniz tek yer: Güneşli.


Buna bulabildiğim tek çözüm: "Class John"


You may also need spelling lessons!


İzmir'de tuvalete girmek bir başka!


Bunun çeviriyle ilgisi yok; ama doğrudan araçlara hitap edilmesi ne güzel. Ne de olsa onlar insanların ekmek teknesi.

2 yorum:

  1. Benim yanımda fotoğraf makinası olmadığı için o panoyu ölümsüzleştiremedim. Ama üzerinde yazanı çok net hatırlıyorum. Yer: Kemer, panoda bir liste, lokantada yenebilecek yemeklerin adları sıralanmış. Bir tanesi: filling..Tahmin ediyorum: Dolma...Acaba biber mi, patlıcan mı????

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Pepper ise biber, aubergine ise patlıcan tabii ki :-)

      Sil