17 Eylül 2011 Cumartesi

Ahparig'e


Sevgili Hrant Dink,

Duydum ki 15 Eylül doğumgününmüş...

Seni geç tanıdım. İsterdim ki o uğursuz gün hiç olmasın ve sen yine benim arada bir televizyon ekranında ya da gazetelerde rastladığım "heyecanlı ve iyi bir insan" olarak kal. Kelebeklerin ömrünün bir gün olması hiç de romantik değil bence. Güzelliğin bedeli bu kadar ağır olmamalı.

Halkın hakkında o bilindik önyargıların sıkça dile getirildiği bir ailede büyümedim ben. Belki de kendisi hakkında da benzer şeyler ifade edilmiş ve bunu sineye çekmiş bir halkın çocuğu olduğum için. Belki de yıllar boyu dipdibe yaşamamızdan ve söylenen her sözün ucunun bir şekilde bize de dokunacağını bildiğimiz için. Sahi biz ne zaman birbirimizden bu kadar ayrıldık ya da ayrıldığımızı sandık? Her evin kapısını açık bırakarak uyuduğu gecelerden, her kalp kapısının kapandığı bu günlere nasıl geldik? Günah günaha karıştı.

Ne düşünüyorum biliyor musun? Bu ülkede "biz" diye birşey yok belki. Belki koca bir yalan yüzyıllardır beraber yaşadığımız masalı. Oysa masallar ne güzeldir. İyiler hep kazanır....

Yaşamın sadece kendi dünyalarının değerlerinden oluştuğunu zannedenler bilmezler. Başkalarının değerlerine karışmadan edemezler. Tüm küstahlıklarıyla bir virüs gibi yayılırlar ortalığa. Tek korktukları da senin gibi yüreklerdir.

Şimdi gözlerinin yaydığı umuda ihtiyacı var bu toprakların. Yaprakların sararıp; yeşermek, yeniden doğmak için kendini saldığı bu umut ayında doğmuşsun sen de. Yüzümüz eğik..ama bil ki seni çok özledik.....

1 yorum:

  1. Hepimiz kıyısından köşesinden günaha mı bulandık? Sadece ölenler mi temiz kalıyor? Aramızdaki bütün farkları yalnızca ölüm mü yok ediyor?

    Ölüm, beni sarsıyor. Yanımdan her geçişinde, kendini her gösterişinde tekrar tekrar farkımız olmadığını hatırlatıyor. Farklı olduğu için ölüme gönderilenleri görünce gözlerimin dolması bundan olsa gerek diye düşünüyorum. İnsanlar güzellikten ölmese diyorum, yine ölüyor, yine ölüyor.

    YanıtlaSil