31 Ağustos 2012 Cuma
İstanbul, Moda
Yaşamaya başlayınca yazı öleyazıyor. Hayat sana ani bir darbe vurana kadar aklında dönen
kelimelerin rengi, kokusu, göstereni, gösterileni değişiyor.
Ne kadar mutlu olursan ol,
kaleminin ucundan istediğin kelimeler dökülmeyince bir eksiklik hissediyorsun.
Varlığının kimseye verilmemesi gereken bir yerine ihanet ettiğini düşünüyorsun;
ama bu ihanetten keyif alıyorsun. Uzun sürmeyen bu keyif, zamanı gelince
bitiveriyor. Sen yine kelimelere sığınıyorsun, hep kelimelere sığınıyorsun.
Kendini onlarla var ediyorsun. Kim bilir, belki de yok ediyorsun. Ne de olsa
kendinden kopardığın parçaları kâğıda döküyorsun. Dökülen parçalarını toplayabilmek
için yine kaleme sarılıyorsun. Biraz yazıyor, biraz yaşıyorsun. Hep yaşarsan
kelimelerin sana küseceğinden korkuyor, bu sebepten biraz acıyorsun.
Kurulan hayaller de paranoya da kelimelerden yapılma. Tuttuğun kalem, yazdığın defter, gezdiğin sokaklar, avucundaki çizgiler, ellerin kelimelerden yapılma. Belki içini kesip baksalar kelimeler çıkacak. Bu yüzden onlara ihanet edemiyorsun. Çünkü insan özüne ihanet etmez. Biraz yaşadıktan sonra durup biraz yazıyorsun, ardından biraz kanıyorsun. Yok, sen istesen de özüne ihanet edemiyorsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder