11 Kasım 2011 Cuma
Sıradan sayılabilecek bir yaşantım var. Sabahın erken saatlerinde kalkıp işe gidiyorum, akşam geç saatlerde eve dönüyorum. Büyük şehirde yaşayan pek çok insan gibi hayatımın büyük bir kısmını ofiste veya yolda geçiriyorum. Zaman zaman her şeyin çok tekdüze olduğunu düşünüyorum; fakat yaşadığım yer, ben “tekdüze” kelimesini aklımdan geçirdiğim anda “sürpriz” kelimesiyle karşıma dikiliyor.
Geçen gün, işten eve gelirken (daha doğrusu trafikte takılıp bir türlü evime varamazken) yol kenarındaki camide bir afiş gördüm. Afişte 3-4 yaşlarında bir çocuk resminin yanında "Yaşasın camiye gidiyorum, camiyi seviyorum." yazıyordu. Kendi kararlarını vermeyi bırak yemek ihtiyacını bile kendi başına gideremeyen bir çocuğu din propagandası yapmak için kullanan bir reklam… Sanki dinin reklama ihtiyacı varmış gibi… Kaç yılda bir böyle bir afişe rastlanır?
Ben bunları düşünürken minibüse binen kadın, sanki hiç toplu taşıma aracından yararlanmamış gibi "Taksi olsaydı, yok ki, mecburen bineceğiz." diye uzayıp giden bir tirat atmaya başladı. Elit minibüse düşmüş, fakir mikrobu kaparım diye hiçbir yere dokunmadan, kürküne tutunarak ayakta durmaya çalışıyordu. Kaç şehirde böyle bir sahne görülür?
Bir başka gün, yolda giderken sağ tarafımdaki duvar panosunda şöyle bir yazı çarptı gözüme: "İçerik kadar dış görünüş de önemlidir." Bir giyim markasının kullanabileceği bu slogan, bir gazetenin kuşe kâğıda baskısı için kullanılmıştı. Kaç kişi içi boşaltılıp güzelce paketlenmiş bir gazeteden etkilenir?
Bir - iki hafta önce, Kadıköy'de yürürken Rıhtım'daki binalardan birine asılmış, pembe zemin üzerine dev beyaz harflerle "Erotik Mağaza" yazılmış bir pankart gördüm. İnternette porno yasaklanırken sokakta erotizmin yükselişini kaç ülkenin halkı normal karşılar?
Bir başka gün, yolda giderken sağ tarafımdaki duvar panosunda şöyle bir yazı çarptı gözüme: "İçerik kadar dış görünüş de önemlidir." Bir giyim markasının kullanabileceği bu slogan, bir gazetenin kuşe kâğıda baskısı için kullanılmıştı. Kaç kişi içi boşaltılıp güzelce paketlenmiş bir gazeteden etkilenir?
Bir - iki hafta önce, Kadıköy'de yürürken Rıhtım'daki binalardan birine asılmış, pembe zemin üzerine dev beyaz harflerle "Erotik Mağaza" yazılmış bir pankart gördüm. İnternette porno yasaklanırken sokakta erotizmin yükselişini kaç ülkenin halkı normal karşılar?
N. Ç. davasında mahkeme 13 yaşında bir kız çocuğunun 26 erkekle kendi rızasıyla birlikte olduğuna karar verdi. Aynı adalet sisteminin Ölüm Pornosu'na dava açıp kitabın gerçeğe dönüşmüş haline alkış tutmasını kaç vicdan kaldırır?
Gittiğim bir kursta öğretmenimiz eşcinsel bir çiftin evlenmek konusunda yaşadığı sıkıntıyı anlatan kısa bir film izletti. Sınıf arkadaşlarımdan biri eşcinselliğin “sapıklık” olduğunu söyleyerek herkesin sesini bastırdı. Ben de kelimelerimi boşuna harcamak istemediğim için sustum. Kaç yürek birinden yalnızca cinsel tercihi münasebetiyle bu kadar nefret eder?
PKK, Türk askerini öldürdü; bıçak yine kemiğe dayandı. Türk askeri ölünce pek çoğu dişe diş, kana kan, Türk evladına Kürt evladı istedi. Bazıları Van'da deprem olmasını ilahî adalet diye yorumladı. Devlet erkânı bir yandan deprem vergisiyle duble yol yapıldığını, diğer yandan deprem vergisi diye bir şey olmadığını söyledi. Kaç akıl yol için kullanılan verginin aslında olmadığına inanır?
Dedim ya, sıradan sayılabilecek bir yaşantım var; ama kaç kişi bana hayatın sürprizlerle dolu olmadığını söyleyebilir? Hele ben hâlâ geleceğe umutla bakabilirken bu ülkenin her gün yeni sürprizlere gebe olmadığını kim kanıtlayabilir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder